Boşanma Hukuku

Velayet Davası ve Boşanmada Çocuğun Velayeti

Evlilik süresince müşterek çocuklar üzerindeki velayet hakkı anne ve baba tarafından ortak olarak kullanılırken boşanma ile birlikte velayet taraflardan birine bırakılmaktadır. Yazımızda boşanmada çocuğun velayeti hakkındaki kararı etkileyen faktörleri, velayet davası ile çocuğun velayetinin değiştirilmesini ve son yıllarda gündeme gelen ortak velayet kavramını ele aldık.

Velayet ile ilgili hukuki sorularınızı yazının altına yorum olarak eklemeyi unutmayınız. Sorularınıza mümkün olan en kısa sürede cevap vermeye çalışmaktayız.

Velayet Nedir ?

Velayet 18 yaşından küçük olan çocuğun eylemleri hakkında söz sahibi olma, çocuğun bakım ve gözetim yükümlülüğünü üstlenme anlamına gelmektedir. Anne ve baba evli olmaları halinde velayet hakkını ortak olarak kullanırlar ancak boşanma ile birlikte velayet anne veya babadan birine verilmektedir.

Örneğin çocuğun herhangi bir mal veya hizmet satın almasında, bir derneğe üye olmasında, bir satış işlemi gerçekleştirmesinde velayet hakkının sahibi olan velinin izninin bulunması ya da işlem gerçekleştikten sonra rızasının alınması şarttır. Velinin rızası alınmadan velayet altındaki şahıs ile gerçekleştirilen işlemler geçersiz sayılmaktadır.

Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir ?

Az önce de söylediğimiz gibi boşanma davasının kabulü ile birlikte müşterek çocuğun velayeti taraflardan birine verilir. Bunun tek istisnası birazdan açıklayacağımız üzere ortak velayet uygulamasıdır. Peki mahkeme velayetin kime verileceğini nasıl belirler ? Burada öncelikle tarafların iradeleri mahkeme için önemlidir. Boşanma davasında anne ile baba çocuğun velayetinin taraflardan birine verilmesi hususunda anlaşmış olabilirler. Mahkeme her ne kadar bu anlaşma ile bağlı olmasa da tarafların bu iradelerini dikkate alabilir.

Mahkeme ayrıca eğer velayet altındaki küçük kendisini ifade edebilecek yaşta ise bir uzman pedagog eşliğinde çocuğu dinleyerek boşanma işleminden sonra kiminle birlikte kalmak istediğini sorabilir. Bunun yanında tarafların boşanma davasında dinletmiş oldukları tanıkların ifadeleri de mahkeme için önemlidir. Tanıkların anne ve baba ile çocuk arasındaki ilişkiye ilişkin beyanları mahkeme için velayete karar verme noktasında önemli bir veridir.

Boşanma davasında velayet hususunda uzman pedagog bilirkişiden de rapor alınabilir. Mahkeme müşterek çocuğun velayetinin hangi tarafa verilmesi gerektiği hususunda alanında uzman bir pedagog bilirkişiden rapor hazırlamasını isteyebilir. Pedagog hem çocukla hem de taraflarla görüştükten sonra bilimsel temellere göre çocuğun hangi tarafın velayeti altında kalması gerektiğini tespit ederek görüşünü mahkemeye sunar. Bu rapor boşanmada velayet hususunda mahkeme için son derece önemli bir doneyi oluşturacaktır.

Tarafların ekonomik durumları da velayetin belirlenmesinde önemli bir etkendir. Müşterek çocuk için ekonomik olarak en sağlıklı koşulları sağlayabilecek olan taraf her zaman bir adım öndedir. Bunun dışında çocuğun sosyal çevresi ve eğitim çevresi de mahkemenin boşanmada velayet kararını etkileyen unsurlardandır. Müşterek çocuğun mevcut eğitimini sekteye uğratmayacak, sosyal çevresinden koparmayacak şekilde velayet tesis edilmesi pedagojik olarak daha doğru olacaktır.

Çocuğun Velayeti Hangi Durumda Babaya Verilir ?

Çocuklar belli bir yaşa kadar anne bakımına muhtaç durumdadırlar. Örneğin süt emme çapındaki bir çocuğun annesinden ayrılması çok ciddi ve spesifik bazı gerekçeler yoksa doğru olmayacaktır. Bu noktada babaların dezavantajlı olduğu şeklinde bir algının oluşması normaldir. Peki çocuğun velayeti kaç yaşında babaya verilir ? Mahkemeler eğer çocuk çok küçük değilse ve artık anneden ayrı yaşayabilecek duruma geldiyse, pedagog bilirkişinin de görüşünü almak kaydıyla çocuğu babaya verebilir.

Çocuğu velayeti hangi durumlarda anneden alınır ? Özellikle annenin ekonomik durumunun kötü olması, babanın ekonomik olarak çocuğa daha iyi bakabileceği kanaatinin hasıl olması, annenin şehir dışına yerleşmesi ve çocuğun eğitim ve sosyal çevresinin değiştirilmesinin pedagojik olarak yanlış olacağının tespit edilmesi, çocuğun bizzat babası ile birlikte yaşamak istediğini ifade etmesi, annenin cezaevinde olması gibi çeşitli sebeplerle müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesi mümkündür.

Ortak Velayet Kavramı

Son yıllarda Yargıtay’ın uygulaması ile gündeme gelen ortak velayet hususu artık tarafların da talebi varsa mahkemelerde karara bağlanabilmektedir. Ortak velayet tıpkı eşler evliyken olduğu gibi boşandıktan sonrada velayetin anne ve baba tarafından ortak olarak kullanılması anlamına gelmektedir. Eğer tarafların bu yönde talebi varsa ve mahkeme de şartları uygun görürse boşanmaya karar verdikten sonra çocuğun tarafların ortak velayetinde kalmasına hükmedebilir.

Eşler bazen boşandıktan sonra da çocuklarının menfaatleri için ilişkilerini belirli bir seviye çerçevesinde devam ettirebilmektedirler. Çocukların iyi ve kötü günlerinde, önemli anların ve çocuğun geleceği için önem arz eden konularda bir araya gelip ortak karar alarak hareket edebilmektedirler. Aslında bu çocuğun pedagojik ve psikolojik olarak da sağlıklı bir şekilde büyümesine katkı sağlamaktadır. İşte ortak velayet de bu durumu hukuki bir çerçeveye koyarak boşanmadan sonra da velayet hakkını anne ve babanın ortaklığında bırakmaktadır.

Kişisel İlişki Tesisi

Boşanmada velayet kendisine bırakılmayan eş ve büyük anne-büyük baba gibi diğer aile büyüklerinin boşanmadan sonra da çocukla ilişkilerini devam ettirebilmeleri için mahkeme kişisel ilişki tesisi gerçekleştirmektedir. Buna göre mahkeme boşanma hükmünde velayetin kime bırakılacağını hüküm altına aldıktan sonra çocukla diğer eşin ne sıklıkta ve hangi kurallar dahilinde görüşebileceğini belirtmektedir.

Mahkeme kişisel ilişki tesisini belirlerken tıpkı velayette olduğu gibi tarafların görüşlerini alabileceği gibi pedagog bilirkişinin görüşlerini de sorabilir. Eğer talep varsa diğer eş ile birlikte büyük anne büyük baba gibi aile büyükleri açısından da kişisel ilişki tesis edebilir. Kişisel ilişkinin tesisine ilişkin kurallar genelde velayet kendisine bırakılmayan eşin çocuğun hangi günler, hangi saat aralıklarında ve nerede görebileceği, çocuğu nereden alıp nereye bırakacağına ilişkin kuralları içermektedir.

Velayet Davası ile Velayetin Değiştirilmesi

Boşanma davasından sonra velayet kendisine bırakılmamış olan eş boşanmada velayet kararının verilmesini gerektiren şartlarda değişiklik olduğu gerekçesiyle velayet davası açabilir. Bu dava ile velayetin değiştirilmesi talebinde bulunan eş boşanmaya karar veren mahkemenin velayeti belirlerken sahip olduğu kanaati değiştirmesini gerektirecek sebepleri kanıtlaması gerekir.

Velayet kendisine bırakılan eşin çocuğa kötü muamelede bulunuyor olması, ekonomik durumunun kötüleşmesi gereği çocuğun ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiş olması, ikamet değiştirmesi nedeniyle çocuğun mevcut eğitim çevresi ve sosyal çevresinden koparılıyor olması, başka bir kişiyle evlenmesi nedeniyle mevcut ait ortamının çocuğun gelişimi ve psikoloji bakımından sorun teşkil edecek olması gibi gerekçeler velayetin değiştirilmesi davası esnasında ileri sürülebilmektedir.

Velayete İlişkin Örnek Yargıtay Kararları

Yargıtay 22 Haziran 2017 tarihli kararında müşterek çocuğun anneye verilmesi hususundaki yerel mahkeme kararından sonra müşterek çocuğun anne tarafından babaya verilmesi üzerine mevcut durumun bilirkişi raporu da alınması suretiyle yeniden değerlendirilmesi için yerel mahkeme kararını bozmuştur.

Ortak çocuk yargılamanın devamı sırasında davalı baba yanında kalmış görüşlerine başvurulan uzmanlar da raporlarında velayetin anneye verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Karardan sonra, 04.9.2015 tarihli tutanakla velayeti anneye verilen ortak çocuk …’nin anne tarafından babaya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında gerekirse yeniden uzman raporu alınarak, karardan sonra ortak çocuğun babaya teslim edildiği de gözetilerek velayet konusunda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. Bu sebeple karar düzeltme isteğinin velayet yönünden kabulü ile Dairemizin 31.05.2016 tarih 2015/24026 esas. 10687 karar sayılı onama kararının velayetyönünden kaldırılmasına ve hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20297 E.  ,  2017/7968 K.

Yargıtay 22 Haziran 2017 tarihli bir diğer kararında müşterek çocuklardan birinin babaya ikisinin anneye verildiği yerel mahkeme kararını çocukların birbirini göremeyecekleri şekilde kişisel ilişki tesis edilmiş olması nedeniyle aşağıdaki şekilde bozmuştur.

Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, 13.06.2005 doğumlu ortak çocuk …’un velayetinin babaya, 28.01.2011 doğumlu … ve …’nin velayetlerinin ise anneye verilmesine karar verilmiş, velayeti kendisine verilmeyen ebeveynle çocuklar arasında karşılıklı kişisel ilişki tesis edilmiştir. Hükmün davalı kadının temyizi üzerine Dairemizin 21.06.2016 tarih 2016/62 esas 2016/12053 karar sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiştir. Davalı tarafından süresinde karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; mahkemece kardeşlerin birbirlerini göremeyecekleri şekilde kişisel ilişki düzenlendiği anlaşılmıştır. Velayet kendisine bırakılmayan ortak çocukla diğeri arasında kişisel ilişki düzenlenirken kardeşlerin birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde düzenleme yapılması kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemlidir. Bu bakımdan kardeşlerin birbirlerini görecekleri şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 8 Haziran 2017 tarihli kararında yerel mahkemenin velayet hakkında karar vermeden önce idrak yaşına gelmiş bulunan çocuğunda görüşüne başvurması gerektiğini hüküm altına almıştır.

Velayeti anneye verilen ortak çocuk A.. M.. 20.11.2008 doğumlu olup, idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri uyarınca, çocuk kendisini ilgilendiren davalarda kendine danışılmak ve görüşünü ifade etmek hakkına sahiptir. Çocuğun çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade edeceği görüşe önem verilmelidir. Bu itibarla idrak çağındaki çocuğun mahkemece dinlenmesi ve tercihinin sorulması, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanmak suretiyle velayet hakkındaki tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir