İş Hukuku
Trend

SGK Rücu Davası Hakkında Bilmeniz Gerekenler *2023

İş hayatının; işveren, işçi ve diğer ilgililer açısından beraberinde getirdiği pek çok farklı hukuki sonuç bulunmaktadır. Kanun koyucu da bu sonuçlar için birbirinden farklı uygulamalar öngörmüş ve gerek İş Kanunu’nda gerek sair mevzuatlarda bu uyuşmazlıklara yer vermiştir. Bu durumlardan biri de her ne kadar karşılaşılmak istenmese de İş Kazalarıdır. İş kazaları halinde açılan dava türleri arasında SGK tarafından açılan SGK rücu davası da bulunmaktadır.

SGK rücu davası

İşçi ya da eğer kendilerini etkileyen bir durum oluşmuş ise işçinin yakınları; işyeri bünyesinden kaynaklanan ya da bağımsız bir üçüncü kişinin gerçekleştirdiği bir eylem sonucunda ortaya çıkan zararının karşılanması için dava yoluna gidebilir. Bu davada husumet öncelikle işverene yöneltilir. Ancak bir maluliyet durumu ortaya çıkarsa ya da ölüm gerçekleşirse Sosyal Güvenlik Kurumu da uyuşmazlığa dâhil olabiliyor. SGK yapacak olduğu ödemeleri SGK rücu davası ile işverenden ya da bu istenmeyen sonucun gerçekleşmesinde kusuru olan üçüncü bir kişiden alabiliyor.

İş Kazası Tazminat Davası Hakkındaki Yazımızı Okuyabilirsiniz:
https://hukukmakalem.com/is-kazasi-tazminat/

SGK Rücu Davası Bilirkişi Raporu

SGK Rücu Davasında işverenin ve eğer varsa üçüncü bir kişinin sorumlu olduğu tutar tarafların kusuru oranında belirlenmektedir. Kusur oranı ise Bilirkişi Raporları ile tespit edilir. Davaya bakan hâkimin görevlendireceği Bilirkişi; olayın ortaya çıkış nedenini ve sair tüm etmenleri dikkate alarak tarafların kusur oranını ölçtüğü bir rapor hazırlar. Taraflar kendilerine tebliğ edilen bu Rapora yasal süresi içerisinde itiraz edebilirler. Yapılan itiraz SGK rücu davası için bekletici mesele kabul edilir ve değerlendirmeye alınır. Değerlendirme sonucunda hâkim yeni bir Rapor alınmasına karar verebilir. Böyle bir durumda dosya aynı bilirkişiye tekrar ya da farklı bir bilirkişiye gönderilir. Bilirkişi Raporu kesinleştiğinde kusur oranları taraflar için uygulama alanı bulur.

Bir örnek ile açıklamak gerekirse toplam 100.000 liralık bir zararın varlığı söz konusu olursa; %30 kusuru ile sorumlu olan işveren; bunun karşılığında Sosyal Güvenlik Kurumuna 30.000 liralık bir ödeme yapacaktır. Bu tür ödemelerin tamamının tek seferde yapılmasına gerek yoktur. Tabi bu tazminat hesabı aktüerya bilirkişileri olarak da ifade edilen hesap bilirkişileri tarafından yapılan teknik bir hesaplama yöntemi ile gerçekleştirilmektedir.

Kusur oranına göre yüklenen sorumluk neticesinde ortaya çıkan SGK Rücu alacaklarının yapılandırılarak taksitlendirilmesi de mümkündür. 7143 Sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin ardından bu taksitlendirme işlemlerinde; eğer şartları mevcutsa faiz oranları da sıfırlanıyor. Yani rücu alacağını Anapara tutarı üzerinden uzun yıllara bölmek mümkün olabiliyor.

Aleyhine SGK Rücu alacağına hükmedilen işveren ya da eğer varsa üçüncü kişi; kuruma ya da alacak için İcra Takibi başlatılmış ise; söz konusu kurumun yetkili avukatına giderek borcun taksitlendirilmesini talep edebilir. Bedelin bölünebileceği toplam ay sayısı SGK Rücu alacağının tutarına ve borçlunun talebine göre değişkenlik gösterecektir. Yapılandırma sözleşmesi talebinde bulunurken hukuki bir yardım alınması borçlu kişinin faydasına olacaktır. Zira yapılandırma isteyen kişinin sahip olduğu haklardan bazılarına sözleşmede yer verilmeyebilir. Kaldı ki yapılandırma için belirli dönemler mevcut olup; bu dönemlerin dışında ilgili kurum tarafından yapılandırma işlemi yapılmamaktadır.

SGK resmi internet sitesi:
http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/ana-sayfa/hosgeldiniz

SGK Rücu Davası Zamanaşımı Süresi

SGK Rücu davalarında zamanaşımı süresi işveren ve üçüncü kişi için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Eğer rücu edilecek kişi üçüncü bir kişi ise uygulanacak zamanaşımı kanunda “Haksız Fiiller” için düzenlenen zamanaşımı süresi olan 2 yıldır. Ancak eğer kurumun rücu edeceği kişi; işveren konumunda ise bu kez özel olarak düzenlenen zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Bu süre de kanunumuzda 10 yıl olarak düzenlenmiştir. Bu süreleri aşan zaman diliminde borç sona ermese de artık kurumun uyuşmazlık konusu alacağı talep hakkı zamanaşımı definde bulunulması ile birlikte düşmektedir. Zamanaşımına uğrayan bir borcu eğer; borçlusu kendi isteği ile ödemez ise alacaklının alacağını talep edebilme hakkı yoktur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir